Günce

3 yorum:

  1. 19 Ekim..Şu sonbahar huysuz yaşlı kadınlar gibi..sıkıcı ve suratsız.Renklere ondan mı bu kadar düşkünüm? griliğe dayanamıyorum, ne insanda, ne sokakta, ne işte, ne çocukta, ne hayvanda.. Hayvanın bile sıkıcısı var, fark ettiğimde çok şaşırmıştım.. Annemin bir kedisi var, acaip sıkıcı bir hayvan. Sıkıcılıktan ölecek. Miyavlamıyor bile, o derece sıkıcı..Bu gün gerçekten çok sıkılmışım, burada noktalayım en iyisi..

    YanıtlaSil
  2. Yaşamak çok tuhaf bi eylem. Daha dün ölmekten, hastalıktan falan filan deli gibi korkup , "söz başka bir şeyi takmayacam, en önemlisi nefes almak, gerisi boş" gibi realist düşünürken, bugün dünyaya kazık çakacakmış ve tüm sorunları benim halletmem gerekiyormuş gibi yine çaba içine düştüm. bu ikisi arasında bir denge tutturduğunda olgunlaşılıyor sanırım. Ben henüz beceremedim..

    YanıtlaSil
  3. İnsanın sevdiği şeyler, kişiler, nesneler niye hep uzağına düşer?Hayatın dikkatini dağıtmanın, onları yakınımızda tutmanın bir yolu yok mu?Ya da mücadeleci ruhlarımız hep uzağa düşme ihtimali yüksek şeylere mi bel bağlıyor? Şansını nereye kadar zorlayacağını mı bilmek istiyor? Yapmak istemediğimiz şeyleri yapmadan da var olabilmenin bedeli çok mu ağır acaba? Bu bedeli ödemeyi göze alanlar gerçekten cesur olmalılar! Hayatı gerçekten yaşayan onlar galiba..Diğerleri mi? Diğerleri sadece figüran bence.

    YanıtlaSil